Elhasıl: Ey nefis! Bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı. Yarın ise, senin elinde senet yok ki ona mâliksin.
Öyle ise, hakikî ömrünü, bulunduğun gün bil; lâakal (en az) günün bir saatini, ihtiyat akçesi (tasarruf parası) gibi, hakikî istikbal (gelecek) için teşkil olunan (hazırlanan) bir sandukça-i uhreviye (ahiret sandığı) olan bir mescide veya bir seccadeye at.
Diğeri, Rezzâk-ı Hakikîyi (Hakikaten rızkımızı bize vereni) itham etmek (asılsız karalamalarla karalamak yani sanki rızkı O vermiyormuş gibi çabalamak) derecesinde derd-i maişete (geçim derdine) dalıp ferâizi (farzları) terk eden ve maişet (geçim) yolunda rastgele günahları işleyen fâsık-ı hâsirdir (zarara uğrayan günahkardır.
ŞU ESASATA (ESASLARA) DİKKAT LÂZIMDIR:
1- Allah'a abd (kul) olana her şey müsahhardır(kolaydır). Olmayana her şey düşmandır.
2- Her şey kader ile takdir edilmiştir (uygun görülmüştür). Kısmetine râzı ol ki, rahat edesin.
3- Mülk Allah'ındır. Sende emaneten duruyor. O emaneti ibka edip (sonsuzlaştırıp) senin için muhafaza edecek. Sende kalırsa meccanen (faydasız) zâil olur (yok olur) gider.
4- Devam olmayan bir şeyde lezzet yoktur. Sen zâilsin (yok olucusun). Dünya da zâildir. Halkın dünyası da zâildir. Kâinatın şu şekl-i hazırı da zâildir. Bunlar sâniye ve dakika ve saat ve gün gibi birbirini takiben zevale gidiyorlar.
5- Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmaığı takdirde, fâni dünyada bıraktığı eserlere de kıymet verme (Mesnevi-i Nuriye s.129)