Başlangıcı olan her şeyin, bir de bitişi vardır.
 
ARI VE ÇİÇEK
Zaman su gibi akarken, sesizce çok şeyi alır götürür.  
  ANA SAYFA
  EĞRİSİ DOĞRUSU
  GÖNDERDİKLERİNİZ
  İZ BIRAKANLAR
  MEZUNLAR
  NASIR TAŞI
  NURDAN DAMLALAR
  SAYAÇ
  SORU-CEVAP
  STAJ
  ŞİİR-MAKALE
  TEKNOLOJİ
  VELİ REHBERLİK
  YÖNETMELİKLER
  DİSİPLİN
  SINIF GEÇME
  SOSYAL ETKİNLİK
  KILIK KIYAFET
  MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  Arşiv
Copyright By Zafer DEDE Her Haklı Saklıdır. Kaynak gösterilmeden başka yerlerde yayınlanamaz.
ŞİİR-MAKALE

Çanakkale Geçilmez
Çanakkale geçilmez.
Geçildi kimse bilmez.

Yazık kıymetin bilmedi evlat.
Neden canını verdi ecdad.

Sana emanet bu vatan
Uyumak en büyük hatan

Kalksa yarın atan,
Bir nesil görür, batan!

31.05.2008

Neyime Lâzım?

Neme lâzım! Kime lüzum?
Ne lâzım! Var ise olur zulüm.
Toplum hasta olur; olmaz hazın.
Kök salar sorumsuzluk, kimse edemez hazım.
 
Ortada kalır her şey, hatta bizim Kâzım.
Tavuk esirgenmez, unutulur kazım.
Düşman der: Halleder zaten bunu tazım.
Böylelikle, hep kara olur alın yazın.
30.05.2008

DAMLA
Damla nerden geldin! sormadan müsaitmisin...
Utanırmıydın sen de benim gibi bakanların yanında?
Senin tuzun var, benim tadım yok anlaşılır burada
Haber ver de öyle gel bir sonraki baharda.
27.05.2008

KORKUNÇ GÜZEL

       İki zıt bir arada, birisi KORKUNÇ diğeri GÜZEL. Günlük hayatta, bir şeyin nekadar güzel olduğunu ifade etmek için kullandığımız abartılı ifade. Yalnız üzücü tarafı, bu tip abartılı ifadeleri; biz eğitimcilerin de kullanmasıdır. Hiç mümkün mü? Hem aşırı derecede güzel olsun, hem de bu aşırılığı, korkunçlukla ifade edesin. 
      Bazen kelimelerle ifade edemeyeceğimiz bir hali; SÜPER, MANYAK BİR ŞEY, KORKUNÇ GÜZEL ve benzeri kelimelerle ifade etmeye çalışmak Türkçeyi kullanmakta ne kadar aciz olduğumuzu göstermektedir. Aslında olağanüstü, mükemmel gibi sözler yeterliyken; lüzumsuz argo kelimeler kullanmak dilimiz baltalamakdır.
      Bunun nedenini yukarıda ifade ettim. Bir diğer nedeni ise günlük hayatta kullandığımız bu kelimeleri, zamanımızın çoğunu beraber geçirdiğimiz televizyon programlarına ve onlardan bizim gibi "yanlışı öğrenen çevremize" bağlamaktayım. Bunun üzerine kitap okumayışımız, ediplerden edebiyatı ve edebi öğrenmeyişimiz yaranın üzerine tuz ve biberdir.
        Daha çok okuyan, daha çok düşünen, daha çok yaşayan insan olmadıkça dil ve kültür yozlaşması kaçınılmazdır. Bunun paralelinde gelecek nesillere temiz bir çevre bırakamayacağımız gibi, temiz bir dil de bırakamayacığımız görünmektedir.
      Lütfen OKUYALIM-OKUTALIM.
06.06.2008



BENİM

       Benim demişti... Kim demedi ki.
       Ama her gelen benim dedi. Ohalde kimin? Hepimizin mi? Hepimizinse neden "benim!" ? Emanet olan; belli bir süre bende kalacak ve sonra başkası "benim" diyecek olana neden bu kadar perestiş? 
01.06.2008 
 

KENE
       Kene gibi yapışmak! Bu deyim insanlar için kullanılmaktadır. 
       Mâlumunuz tehlike açısından iki türlü kene var, biri zararlı, diğeri zararsız. İnsanda da bu tipleme söz konusu. Zehirli kene adamı öldürdüğü gibi, zehirli insanlar da insanların İNSANLIK cephesini zehirleyip öldürmektedir.
       Peki! Bir insan insanlıktan çıkarsa ne olur? 
       Cevap: Vahşi hayvandan daha vahşi olur.
       İşte böyle bir kene saldırısına uğrayıp içi boşaltılan 17 yaşında Bursa Hamitlerde oturan kurban, haberlerde de duyduğunuz gibi 28.05.2008 tarihinde annesine saldırarak 10 parçaya ayırdı ve bunu kameraya kaydetti. Hiç pişmanlık duymadan rahatça bunu yapması, hayvan olan keneden daha tehlikeli zehirli insan kenelerinin olduğunun delilidir.
       Soru: Bu genci zehirleyen öldürmeyip öldürücü yılan yapan keneler (insanlar) nerede yaşar? Bu keneleri kimler besler? Nereden, hangi silahlarla saldırıya geçerler? 

       Paçalarınızı çorabınızın içine sokmakla, bu tip kenelerden kendinizi koruyamazsınız!
       Lütfen kurtuluş yönlerini düşününüz. Bize yazınız. Biz de tedbir alınması noktasında burda yayınlayalım.
30.05.2008

BU FIRSATI KAÇIRMAYIN!

                  Bu fırsat kaçmaz! Bu fırsatı kaçırmayın! Bir fırsat daha! Son fırsat! gibi dev başlıklar görürüz afişlerde, dergilerde, gazetelerde. 
                  Düşünelim bu fırsat sadece ev eşyası, tatil, elektronik eşya gibi tüketim malzemelerinde midir?
                  (5 dk düşünme payı bırakın sonra devam edin)
                  Elbette hayır! Her sabah gözümüzü açtığımızda; önümüze adedini ve kıymetini bilemediğimiz çoklukta fırsatlar bizi karşılar.

Kıymetini bilemediğimiz gençlik,
boşa geçen geri dönmeyen parayla alınamayan zaman,
Bir hükümdarlıktan kıymetli olan sağlık,
İstediğiniz renge boyayabileceğiniz yaşam,
Azınlıkta kalan zenginlik ve daha burada yazılabilecek niceleri.
                  Lütfen BU FIRSATI KAÇIRMAYINIZ.
29.05.2008

 


 
  INFOMELDUNG_LOGINBOX  
TEBRİK  
  Muharrem ayınız ve aşure günüz hayırlı olsun.  
Cenâb-ı Hak buyuruyor  
  “Onlar ayakta dururken, otururken, yanları üzerindeyken (dâimâ) Allâh’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin tefekkür ederler (ve şöyle derler): Rabbimiz! Sen bu (âlemi) boşuna yaratmadın, Sen’i tesbîh ederiz, bizi cehennem azâbından koru!” (Âl-i İmrân, 191)
 
Rasûlullah (S.A.V) buyurdular  
  “Tefekkür gibi ibadet yoktur.” (Beyhakî, Şuab, IV, 157)  
Kıssa  
  Lokman (as) yalnız başına tenhâ bir yerde oturup tefekkür etmeyi çok sever ve bunu sık sık tekrarlardı.

Kendisine:

“–Sen umûmiyetle yalnız oturuyorsun. İnsanlarla oturup sohbette bulunsan daha münâsip olmaz mı?” diye sorulduğunda şu cevabı verdi:

“–Uzun müddet yalnız kalmak, tefekküre daha müsaittir. Uzun süre tefekkürde bulunmak da, insanı Cennet’in yoluna sevk eden bir kılavuzdur.”
 
Bu sayfayı 34141 ziyaretçi (77457 klik) ziyaret etti!
Kardeş kardeşi sevmeli, fenalığı için yalnız acır, tahakkümle değil lütufla ıslahına çalışır. Mektubât Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol